Papateizm'in yaptırdıkları adına..
Küçük olanı : “Bir gün bir papates bir papatese demiş ki…” diye söze giriyor.
Diğeri : “Aman ya başlama yine!” diye onu azarlıyor.
Tarlanın en başında bir papates başını kaldırıp etrafına bakınarak : “Kimsecikler yok gibi. Şuracıktan bi kaçsam, çayır bayır gezinsem, sonrada güneşlensem, ne güzel olurdu çıtır çıtır” diye kendi kendine konuşuyor.
Bir başkası boylu boyunca oturmuş düşünen adam gibi yumruğu çenesinde : “Acaba yakında kızartılacak mıyım yoksa püre olarak mı yeneceğim. Belki cips olurum, kola ile birlikte içilirim. Çok iyi anlaşırım zaten ben kolayla. Çok iyi bir ikili oluruz. Sonra tv karşısına geçer film izleriz ve çok eğleniriz” diye düşünüyor.
Biraz ilerleyince bir gruba rastlıyorum. Ateş yakmış, çevresinde oturuyorlar. Birinin elinde gitar, uzun sarı saçlı, başı sallana sallana çalıyor. Bir diğeride şarkı söylemeye başlıyor, o da minyon tipli bir şey. Eteği var kahverengi. Cılız bi sesi var, ateşin çıtırtısı da onlara eşlik ediyor. Geriye kalanlar, sezonluk olduklarının farkında, yakında bu tarlalardan göç edecekler, bir daha geri dönemeyecekler. İnsanlar onları alıp, yemek için götürecek. Bunları düşündükçe efkarlanıyor, daha fazla içmeye başlıyorlar. Ellerindeki bira şişeleri, eski bir dostlarının kıyağı. Her yudumda bir teşekkür şartıyla içmelerine izin vermiş. Yanlarında oturup biraz ısınıyor şarkı söylüyor birkaç yudum bira içip teşekkür ediyor ve oradan uzaklaşıyorum. Tarlayan çıkıp arkama bakıyorum.
Geride bıraktığım kocaman papates tarlası,
gelecek için seçim hakkı olmayan papatesler,
toprak kokusu,
karamsarlık,
milyonların içinde yalnızlık..
Dipnot : Evet, patates değil papates.