Micho2 Michougué <body><script type="text/javascript"> function setAttributeOnload(object, attribute, val) { if(window.addEventListener) { window.addEventListener('load', function(){ object[attribute] = val; }, false); } else { window.attachEvent('onload', function(){ object[attribute] = val; }); } } </script> <div id="navbar-iframe-container"></div> <script type="text/javascript" src="https://apis.google.com/js/platform.js"></script> <script type="text/javascript"> gapi.load("gapi.iframes:gapi.iframes.style.bubble", function() { if (gapi.iframes && gapi.iframes.getContext) { gapi.iframes.getContext().openChild({ url: 'https://www.blogger.com/navbar/14364200?origin\x3dhttp://michougue.blogspot.com', where: document.getElementById("navbar-iframe-container"), id: "navbar-iframe" }); } }); </script>

Cuma, Mayıs 02, 2008

bak, tekrar çocuğum şimdi.

Yaşamaya alışık bünyelerde arıyorken,
şehri terk etmek için bindiğimiz vapurda bulmuştuk birbirimizi.
Ben denizi seyrediyordum,
sen burnu soğuktan kızarmış simitçiyi.
İkimizde de var bir kırgınlık
İstanbul’un ihanetini yaşamış olmaktan kalan.
Bir de göz altlarımızdaki o şişkinlik,
bir önceki geceden kalan tozu dumana katmış yıkıntılardan…

İlk defa o gün rastladım sana,
tam yirmi üç yıldır, doğduğum günden beri.
bak tekrar çocuğum şimdi,
oyuncak atımı ısınmak için sobada yaktım,
yoksa bindirip güvertede gezdirirdim seni.

Ne de çok benziyoruz birbirimize,
soğuktan yaşaran gözlerimizi silmeden izlerken İstanbul’u.
Bir elin var senin daha önce hiç tutulamayan,
iyi ki ihanete uğramış bir yolcuyum diye geçiriyorum aklımdan,
aklım iflas etti edecek, durdu duracak,
tıpkı kalbimin sıkıntılı dönemlerini hatırlatan zamanlardaki gibi..

Şimdi
hiç düşünmeden denize atlasak keşke,
seninle ben,
benimle sen,
üç kulaç atsak varacağız sanki kız kulesine.
oraya kapatacağım ikimizi.
hiçbir kehanet gerçek olamayacak,
hiçbir yılan meyve sepetine sığamayacak,
ve İstanbul hiçbir zaman sokamayacak bizi…