Bir adı var şimdi...


Sıkıldım. Bir değişiklik olsun diye çıktım dışarı. İnsanların arasına karışmak istedim. Aynanın karşısına geçip bende seni görmekten bıkmış usanmıştım artık. Farklı bir yüz, farklı bir mekan, kaldırımlar, telefon kulübeleri, hemen köşe başındaki seninle arada bir uğradığımız portakallı kek yapan o pastane -tadı kaçmış o kekin, içine senden koymayı unutmuşlar-, dost canlısı siyah kedi, yanından her geçişimde selam vermeyi eksik etmeyen manav –yüzü asık, meyvelerinin rengi kaçmış, soluk soluk, kimse de almıyor artık- biraz ilerde kitapçımız var, yanına geliyorum, camekandaki tüm kitapların kapağında senin adın var, her kitabın üstünde senin resmin, içeri giriyorum, bir kitap alıp arkasını okuyorum, özgeçmişin yazıyor, içinde ben yokum, benden bahsetmemişler, kızıyorum, kızıyorum ama, kitabı satın almaktan da kendimi alamıyorum, çıkıyorum dışarı, tekrar pastaneye dönüyorum, bir kahve istiyorum, her zamankinden olmasın, diyorum adama; artık portakallı kek istemiyorum. Başlıyorum okumaya seni, her sayfada senden bahsediyor, bahsedilen her şeyi önceden biliyorum, sanki binlerce kez bu kitabı okumuş gibiyim, ezberlemişim, bir sonraki sayfada ne olacağını tahmin edebiliyorum, ama okumaktan da kendimi alamıyorum, hava kararana kadar okuyup bitiriyorum seni, benim için eksilen bir şey yok, eklenen bir şey yok, eee, diyorum, sen olmadıkça, her kitap sana yazılacaksa, her kapı sana açılacaksa, her yol sana çıkacaksa, peki ben ne yapacağım?
Kitabı orada bırakıp çıkıyorum dışarı, her yüzde seni görmeye başlıyorum, kendimi caddeye atıyorum, dizlerimin üstüne çöküyorum, yol hala ıslak, bekliyorum sana gelmeyi, bekliyorum bekliyorum, geçmiyor hiç kimse üstümden, hiç kimse çarpıp kaçmıyor bana, sensizlikle her dakika eziliyorum ama, sana gelmek istediğim zaman kimse ezmiyor beni, bir türlü gelemiyorum.

Gittiğin günden beri bir adresim yok senin gibi.. Ben de seninle birlikte silindim sanki. Yokluğunun bir adı var şimdi, herkese ismini veriyorum. Eğer bir gün gelebilirsem sana, mektupları da yanımda getireceğim, okuyup şaşıracaksın, biliyorum; çünkü orada bir yerde sen de aynı şeyleri yaşıyorsun, hissedebiliyorum...
4 Comments:
Mich, ne kitaplar yazılmaktan vazgeçerler, ne de biz okumaktan vazgeçeriz. Döngü bu.. Döngü. Oku, oku. Biter mi sandın?
Bitmez. Bitmiyor.
hayraninizim Michouge bey, yazilarinizi cok begeniyorum.
Mersi efenim :)
Ben de bıdılamak istiyom!
<< Home