Micho2 Michougué <body><script type="text/javascript"> function setAttributeOnload(object, attribute, val) { if(window.addEventListener) { window.addEventListener('load', function(){ object[attribute] = val; }, false); } else { window.attachEvent('onload', function(){ object[attribute] = val; }); } } </script> <div id="navbar-iframe-container"></div> <script type="text/javascript" src="https://apis.google.com/js/platform.js"></script> <script type="text/javascript"> gapi.load("gapi.iframes:gapi.iframes.style.bubble", function() { if (gapi.iframes && gapi.iframes.getContext) { gapi.iframes.getContext().openChild({ url: 'https://www.blogger.com/navbar/14364200?origin\x3dhttp://michougue.blogspot.com', where: document.getElementById("navbar-iframe-container"), id: "navbar-iframe" }); } }); </script>

Salı, Temmuz 03, 2007


Yine dalmışsın. Zaman durmuş, dönmez olmuş dünyan. Bir tek o var aklında, bir tek onu düşünüyorsun. Onun giderken gözlerindeki o hüznü, sana bakışını, hayata yenilişin yüreğinde bıraktığı acı duyguyu içinde hissediyorsun. Biliyorum, çok yakıyor. Biliyorum, yaşamadan bilemeyiz. Biliyorum, anlatmakla hiç olmuyor. Bilmek yetmiyor, o acıyı içinde hissetmek, o acıyı tatmak gerekiyor. Dünya bir yana, yanan yüreğinin bıraktığı o yanık kokusu bir yana, biliyorum. Ve dayanılmaz geliyor her şey sana. Beklemekten başka yapabileceğin bir şey yokken, kendini çaresiz hissediyorken, aklına gelen ilk şeyi yapmak istiyorsun ama olmuyor, yapamıyorsun, onu düşünmekten başka hiçbir şey yapamıyorsun, biliyorum. Zaman durmasa, dönse dünya, geçse zaman, düzelir her şey, bir mucize olur, unuturum belki, içimde tekrar yeşerir yaşam ağacım Gaokerena, hiçbir yere gitmek istemeyen ayaklarım hareket etmeye başlar, dans ederim sabaha kadar kendimle, Terpsichore bile kıskanır beni, gözlerim kapalı, dünya karanlık ama huzurlu, geride bırakılan hiçbir şey yakmaz içimi, küllerimden doğarım tekrar, hoş geldin partisi düzenler altın kafesteki anka kuşum, nasıl hissediyorsun kendini, diye sorar bana, neredeyse mükemmel, diye cevap veririm gülümseyerek. Pan çıkar gelir odama, sirinks ile çalmaya başlar, ritim tutarım onunla, kendimden geçerim, piff yanıma uzanır, başını dizlerime koyar, birlikte uyur düşlere dalarız, uyandığımızda her şey daha farklı görünür, dünya bizimle birlikte yenilenir, ve ben belki yine nefes alabilirim, diyorsun içinden, çok iyi biliyorum.

Ama delidiğimiz,
hayal ettiğimiz
her şey/hiçbir şey
olmuyor evlat, biliyorum.

2 Comments:

Anonymous Adsız bıdılamış..

Bu gece, kulağımda ki

'Camdan Kalp''şarkısının hüznüne, mail kutuma gelen Ahmet Altan’ın yazısından bir alıntının, kalbime verdiği sızı ve senin yazın eşlik ediyor sevgili Mıch.

Biz kadınlar, ya da siz erkekler neden vazgecemiyoruz, hastalıklı beraberliklerimizden. Gözler, tüm gerçekleri söyleyen ve baktığınızda acı ve mutluluğu görebileceğiniz, duyguların saklanmasının en zor olduğu yerdir. Hele ki bir kadının gözlerinde.

Sevdiğin adamı, ya da kadını bilmediğin bir yere gönderirken ve sana dönmeme ihtimali varken, ona “git” diyebilir misin..?

Ve içinden bir şeyler koparcasına nokta diyebilir misin..? O uğruna her şeyden vazgeçtiğin adam, kadın, sadece senin “gitme” demeni bekliyorsa, ona “git” diyebilir misin..?

Kelimelerin dansı mı bu yoksa yüreğin hodri meydanı mı..?...

sessizce giderler ve dönerlerse eğer bizi bulacaklarını sanırlar. lanet olsun, yanılmazlarda, bulurlar...ama içimizden çok şey geçse de, yüreğimizi kırgınlıklar bağlar,dönemeyiz.kesin kararlı yürekler olsun yüreklerimizde deriz, kimseye dinletemeyiz, şarkılara sığınırız,şarkılar bize sarılır,durduk yere “seni seviyorum” demeyi özleriz..


sadakat, bekleyiş ve özlem hep bize düşer..hep bizi sarar lanet olası beklemeler... kimse anlamaz beklemekten yorulduğumuzu.belki de anlatamayız,sancılı bir acıdır göğsümüzde kabaran, sesimizi duyuramayız..


sahibi olmadığımız sorular hep bizde kalır,cevapları bizde değildir ama yine de, ısrarla bulmaya çalışırız.,kimse çıkıp da “bunlar bize ait” demez... yürekte cevapsızlıklar önümüze bakmaya çalışırız. bakmasına bakarız ama erkekliğin,kadınlıgın sessizce gitmek olmadığını onlara öğretemeyiz..

Bir tren garına uğrar gibi yanaşıverirler yüreğe,bir sonraki terenle de giderler ve biz kalıveririz rayların ortasında, bir elimizde umutlar, diğerinde düşlerle,birileri de çıkıp söylese “ekspres” olduğunu, belki de almayacağız yüreğimize..


Bildikleri ve bilmedikleri kadar.. bildiğimiz ve bilmediğimiz kadar..ama artık öğrenmemiz lazım, hak edene hak ettiği kadar..çünkü seven kadın ve seven erkek olmak çok zor Sevgili Mıch..

04 Temmuz, 2007 01:25  
Anonymous Adsız bıdılamış..

belki de bu sorulara verilebilecek en güzel cevap yine Ahmet Altan'ın "En Uzun Gece" isimli kitabı.

Ve haklısın handan, ne seven erkeğe kolay bu hayat, ne de seven kadına. Bu öyle yorucu, yıkıcı bir şeye dönüşür ki bazen, hayat bile bunu yapamadığı için kıskanır onu. İşte bu yüzdendir haylazlığı yaşamın bize karşı; hayat, ondan iyi olmasa da onun kadar iyiyim, der ve üstümüze çullanır. Nefes almakta bile zorlanırız o zaman, sevmek, sevebilmek bu yüzden boğucu gelir bazen. Ve bunu sürdürebilen, sevebilmeyi başarabilen insanlar olarak diğerlerinden ayrılır, kıskanılırız. Diğerlerinin bizi ezmek için çabaladığı tek sebep de budur. Onların yapamadığını biz yaparız, işte bu yüzdendir sevdiğin zaman tüm dünyanın sana karşı durması...

04 Temmuz, 2007 02:50  

Ben de bıdılamak istiyom!

<< Home