Micho2 Michougué <body><script type="text/javascript"> function setAttributeOnload(object, attribute, val) { if(window.addEventListener) { window.addEventListener('load', function(){ object[attribute] = val; }, false); } else { window.attachEvent('onload', function(){ object[attribute] = val; }); } } </script> <div id="navbar-iframe-container"></div> <script type="text/javascript" src="https://apis.google.com/js/platform.js"></script> <script type="text/javascript"> gapi.load("gapi.iframes:gapi.iframes.style.bubble", function() { if (gapi.iframes && gapi.iframes.getContext) { gapi.iframes.getContext().openChild({ url: 'https://www.blogger.com/navbar/14364200?origin\x3dhttp://michougue.blogspot.com', where: document.getElementById("navbar-iframe-container"), id: "navbar-iframe" }); } }); </script>

Salı, Temmuz 31, 2007

Inanamiyorum


Hatırlarsan geceden geriye kalan tek şey bizdik. Geçen onca zamanın ilk defa hesabını yapmadım; çünkü değmişti her saniyesine. Gökyüzü o kadar büyük görünüyordu ki, yıldızlar bile çıplak kalmıştı yanında. Bakacağız, dedik. Dünya durana kadar, birbirimizin gözlerine bakacağız. Hiçbir zaman göz kırpmadık birbirimize bakarken. Hatırlıyorum. Elimi sıkıca tutuyordun, diğer elin bedenimde, tekrar, tekrar keşfediyordun beni. Ay düşmüştü suya, parlıyordu içi bizimki gibi. Bu kadar berrak olmamıştı hiç. Her yer sessizdi, sadece kalp atışlarımız şarkılar söyledi, ritim tuttu tir tir titreyen ellerimize. Öyle güzeldi ki her şey, gözlerin doldu hani, inanamıyorum, dedin, inanamıyorum bunun olduğuna, sanki öldük de yeniden dirildik, gözlerimizi başka bir dünyada açtık, her yer yeşil, her yer mavi, her yer kırmızı, her yer sen, her yer biz oldu sanki. Sabah olmuştu, kuşlar eşlik etti şaşkınlığımıza, tepemizde uçtu kırlangıçlar, kıkır kıkır gülüştüler, görebiliyordum. Gökyüzü bir mavi, bir mavi, anlatamam. Hoş geldin dedi yeni gün bize, duydum, hoş geldin yeni dünyaya, artık sende bir meleksin, istersen uçabilirsin, artık senin de küçük, beyaz kanatların var. Kucakladım seni sıkıca, yükseldim en yukarı, bulutlara değdi kanadım, ağladım, ağladım, göz yaşlarımı sildin, yine ağladım. Omzuma koymuştun başını, bir şiir gibi, bir aşk hikayesi gibi dokunaklı geldi bana. Dünyaları verseler böyle hissedemez insan. Omzumda başın, içimde yeşermiş tüm dünya, evreni genişletiyorum artık, gezegenler, yıldızlar, içimde Samanyolu var. Kayan her yıldız bir gözyaşı, her gözyaşı bir dilek oluyor benim için. Dilediğim şey de hep aynı ; sen, biz… “Duralım artık, fazlasını yaşadıkça korkuyorum, elimden kayıp giderse bunlar, ben ne yaparım?” diye soruyorsun, cevap vermeye korkuyorum, sorduğun her soru bana dönüyor, içimden kendi kendime soruyorum, cevaplar korkunç, cevaplar soğuk, cevaplar acı… Düşünme şimdi bunları, zaman durmuşken keyfine varalım, doyasıya çekelim içimize bizi, işlesin iyice, bir daha hiç çıkmasın, zaman tekrar aksa bile, içimize kazınmış olacak her şey, hiçbir güç silemeyecek bunu, diyorum, hiç merak etme. Derin bir nefes alıyorsun, rahatlıyor için, daha da hafifliyorsun, sen hafifledikçe ben hızlanıyorum, daha da hızlanıyorum, öyle hızlı uçuyoruz ki hayat yetişemiyor bize, geride kalıyor bizden başka her şey. Kahkahayla gülüyoruz haline yaşamın, sayende ezebildim ya onu, diyorum, artık senden başka her şey değersiz, her şey bırakılmış geride, terkedilmiş. Üzerimde ki tüm yük bir anda yok oluyor, senin gibi ben de hafifliyorum, hafifledikçe hızlanıyorum, hızlanıyorum, geride kalıyor ya hayat, gittikçe küçülüyor, küçülüyor, kafamızı çevirip bakmıyoruz bile, bir önemi kalmıyor bizim için, biz varız, diğer her şey geride, biz aldık alacağımızı, çekip çıkarttık içinden yaşamın, bir anda her şey silindi, söndü, eridi böylece. Hayatı hayat yapan senmişsin, diyorum. Bir anda çektim seni, yok oldu dünya, büyüsü kalmadı, hani bu dünyayı döndüren bir mucize olmalı diye her zaman söylerdim ya, yoksa dönemez böyle, imkanı yok, derdim hani, işte o senmişsin, o mucize senmişsin, inanamıyorum.

2 Comments:

Anonymous Adsız bıdılamış..

“...Nasıl yaşadın, neden öyle yaşadın, neyi yapabilecekken yapmadın, başka bir yol, başka bir anlam arıyordun, yanlış zilleri, yanlış kapıları çaldın, yanlış yollara saptın, yanlış insanları sevdin, yanlış yataklarda uyudun, yanlış evlerde yaşadın. Neden hayal ettiklerini, düşündüklerini bu kadar küçümsüyorsun?...”

Der ya Mourselas “Kızıla Boyalı Saçlar”da. Aslında içindeki ses de aynı şeyi söyler durmadan ama duyduğun bu sesi bastırmak için daha çok saçmalarsın. Ya pes etme, müşterek olana dahil olma paniğinden, ya da o an hayatın tek gerçeği gibi duran güçlü bir tutkudan.

Yine dagıldım, tesekkur mu edeyim size, yoksa kızayım mı bilmiyorum Bay ayna...
Bu kadar cok tutma aynayı bizlere:)
yaralara, kesiklere yarabantı dayanmıyor:)

02 Ağustos, 2007 00:44  
Anonymous Adsız bıdılamış..

Yorum yazarak mutlu ettin, böylece teşekkür etmene gerek kalmadı, ödeştik :)

02 Ağustos, 2007 12:16  

Ben de bıdılamak istiyom!

<< Home