Micho2 Michougué <body><script type="text/javascript"> function setAttributeOnload(object, attribute, val) { if(window.addEventListener) { window.addEventListener('load', function(){ object[attribute] = val; }, false); } else { window.attachEvent('onload', function(){ object[attribute] = val; }); } } </script> <div id="navbar-iframe-container"></div> <script type="text/javascript" src="https://apis.google.com/js/platform.js"></script> <script type="text/javascript"> gapi.load("gapi.iframes:gapi.iframes.style.bubble", function() { if (gapi.iframes && gapi.iframes.getContext) { gapi.iframes.getContext().openChild({ url: 'https://www.blogger.com/navbar/14364200?origin\x3dhttp://michougue.blogspot.com', where: document.getElementById("navbar-iframe-container"), id: "navbar-iframe" }); } }); </script>

Çarşamba, Mayıs 09, 2007

Yavanna

Çok önceden farkına varmam gerekirdi, biliyorum. Ehh, her şey zamanla değişince, sen de ne olduğunu, kim olduğunu unutabiliyorsun. Benim bir suçum yok, döngü böyle, ona uymak zorundasın. Bunu değiştirmek için ne kadar çabalarsan çabala, olmaz, değişmez, başaramazsın. Yenilgiyi en baştan kabul et demiyorum. Ama yine de sen yenilgiyi en baştan kabul et; çünkü ne yaparsan yap, fark etmez, bu böyle, işine gelirse güzel ablacım...

Daha doğarken kaybettik, duyurulur. Alt yazı geçmeyi sevmem ama, gerekirse onu da yaparım, hiç sorun değil. İnsanlık için yaptığım en son şeyin, plastik şişelerle cam şişeleri ayrı çöp kutularına atmak olduğunu da belirtmek isterim. Kısaca bu duyurunun kıymetini biliniz, humanist olmadığım halde –aksine öyle olduğumu söylerler-, bunu açıklayarak büyük bir şey yapıyorum, bu gerçeği bir köşeye atıp, hayatıma devam edip, hiçbir şeyi umursamadan baaab maaaarrrli dinlemeye devam edebilirdim? Di mi? Di.

Ama Yeşilaycıyım; bu da bir şeydir? Çiçekleri sevelim, onları koruyalım, sigara kullanıp izmaritleri etrafa atmayalım. Elbette bununla olacak iş değil, ama ben böyleyim. İşime geleni yaparım, gelmeyeni de sonradan işime gelebileceğini düşünüp yine yaparım. Bu gibi şeyler önemlidir; iyice düşüneceksin.

“Atar damarını keserim, üzerine bal döker, afiyetle tüketirim.” Tabii ki, yapabilirsin. Olmayacak şey değil. Konu da zaten o değil. Üzerinde durulması gereken şeyin çok başka bir şey olduğunu, bağıra bağıra sokaklarda dolanarak anlatmaya çalışmam mı gerekiyor? Bir şeyin de anında farkına varsak, açıklama yapmakla zaman kaybetmesek, bir oto-algılama mekanizmamız olsa, her cümlenin, her hareketin, her bakışın altında yatanı anında kavrayabilsek, ben de yazın karpuz tüketimine daha fazla vakit ayırabilsem, dünya daha yaşanır olup, belki de tüm evren daha anlaşılır hale gelmez miydi? Pekala olurdu. Tabii, evrenden bizene oğlum, ben keyfime bakarim, derseniz o ayrı. Neyse, bunlar derin mevzular, sen kes atar damarımı, kurtulalım, dünya bu haldeyken bir daha atmaya cüret edemesin, haha.

“Selam söyle annene, az yemedim dayağını. Kırılan her camın sorumlusu olmaktan bıkmış olsam da, annenden dayak yemek bile güzel gelirdi bana. Senin o annen var ya, o evrenin ortak yaratıcısı, o tanrıça, doğallığın, güzelliğin gerçek anlamı, tutkunun oda arkadaşı, o annen var ya, o annen… Bazı şeyler unutulup gerilerde bırakılabiliyor. Bazı şeyler de kafana kazındı mı ömrün boyunca nereye gidersen git seninle geliyor, bundan kurtulamıyorsun. Bende de vardı bir acayiplik, bir türlü ondan kurtulamadım.“ Böyle dedi bana, ne olduğumu şaşırdım, sersemliğim geçtikten hemen sonra onu oracıkta ayak altına alma fikrine kapılmadım değil ama, o tanrıça geldi aklıma, güzel annem, sakinleştim, bir anda içimdeki tüm duygular değişti, tıpkı bir ninninin üzerimde yarattığı dinginlik gibi bir duyguya kapıldım, sürüklenip gidiyorum, sonra kızıl bulutlara değdi kanadım. Seni seviyorum anne, bu satırları okuyamayacağını bile bile söylüyorum bunu. Okumasan bile hissedersin, sen bana göre her şey olduğun için, ne yaparsam yapayım bilecek, senden ne saklarsam saklayayım bunu hissedeceksin, bunu çok iyi biliyorum.

*Burdan dayıma, amcama, adını zeytin koyduğum ailemizin yeni uyesi yavru kediye, fransada veyahut italyada olabileceğini düşündüğüm ruh ikizime, geçmişte sevişip şimdi yüzünü bile hatırlayamadığım diğer tüm kadınlara, ayrıca sana, bir de tanımadığı halde bana patlamış mısır ısmarlayıp 15 dakika da olsa güzel bir muhabbet hediye eden o tatlı kıza -adını gerçekten bilmiyorum-, ve son olarak dünyanın en yardımsever insanı, hayat koçum anneme selamlar, sevgiler, wow, bitti!? Nasıl olur lan, ahaha.