Micho2 Michougué <body><script type="text/javascript"> function setAttributeOnload(object, attribute, val) { if(window.addEventListener) { window.addEventListener('load', function(){ object[attribute] = val; }, false); } else { window.attachEvent('onload', function(){ object[attribute] = val; }); } } </script> <div id="navbar-iframe-container"></div> <script type="text/javascript" src="https://apis.google.com/js/platform.js"></script> <script type="text/javascript"> gapi.load("gapi.iframes:gapi.iframes.style.bubble", function() { if (gapi.iframes && gapi.iframes.getContext) { gapi.iframes.getContext().openChild({ url: 'https://draft.blogger.com/navbar/14364200?origin\x3dhttp://michougue.blogspot.com', where: document.getElementById("navbar-iframe-container"), id: "navbar-iframe" }); } }); </script>

Perşembe, Mayıs 03, 2007

Gizmo, piliskambek.

Sadece kötü bir gece geçirdim. Bu gecenin diğer gecelerden tek farkı buydu. Çok önemli bir şey değil, büyütmemek lazım. Partiden tek başıma evime dönerken, kafamın içinde çürümeye terkedilmiş koca kulaklı, 4 parmaklı yosun kokan düzinelerce dae birden canlanıverdi, ne yapacağımı, onlara ne cevap vereceğimi şaşırdım. Ama çok da önemli bir şey değil, dedim ya, büyütmemek lazım. Hep böyle miydim, bilmiyorum. Bilmemek bazen can sıkabiliyor, bazen de insanı fazlasıyla rahatlatıyor. Bilmemek, insan için başka bir kaçış yolu, başka bir durak olabiliyor. Ne yapmanın gerektiğini bilmemek, evet, tam olarak pembe popolu orangutanlar gibi. Ama olsun, her şey güzel görünecek, estetik olacak diye bir şey yok. Ki öyle olsaydı, senin de varlığından bahsedemeyecektik. Kırılma canım, sadece takılıyorum. Senin varlığından bahsetmeyi elbette çok seviyorum. Tabii bu, senin hakkında söylediğim şeylerin gerçek olmadığı anlamına gelmiyor. Evet, bazen seni binlerce parçaya bölebiliyorum, o da benim yeteneğim, o da beni ben yapan özel bir kaç şeyden biri.

Pembelikten bahsetmişken, pamukşeker çekmez mi canım, bi koşu gider alırım da, sabahın beşinde hangi pisikopat pamukşeker arabasıyla bizim sokaktan geçer ki? Böyle bir ihtimal vardıysa bile, geçeceği o sokak kesinlikle bizim sokak değildi, 7 yıl yerinde servis güvencesiyle garanti veririm. Cevabını bildiğim soruları neden sorarım bilmem. Usanmaz, arlanmaz adamın tekiyim. En başta dedim ben, çok da önemli bir şey değil, sadece sorulmak için sorulmuş bir soru, üstelik cevap vermek zorunda da degilsin, soru kendisiye birlikte promosyon olarak cevabını da yanında getiriyor. Fatih'in dediği gibi, bana böyle sorularla gelmeyin.

Fatih demişken, bir istanbuldur dillere dolanmış... Fatih bu şehri fethederken, bundan 500 yıl sonra şehrin koca bir köye dönüşebileceğine ihtimal vermiş miydi acaba? Vermişse, bunu görebilmişse, bu ne ileri görüşlülüktür, bu ne nostradamusumsu bir harekettir, aman yarabbim. Bakınız yine aynı şeyi yaptım. Bızzzzt!

Google reklamları kabusum oldu, rüyalarıma giriyor. Beni köşeye sıkıştırıp, tıkla bana, para kazanmam lazım, tıkla bana, ortamdan ortama akmam lazım, bir çok hatun beni bekliyor, buradan gelen parayla gidip onlara tıklamam lazım, hammerlimuzin tarzinda arabalarda tur atıp artislik yapmam lazım derken ellerinden kaçıp kurtuluyorum, sonra bir solukta uyanıyorum. Kan ter içindeyim, fazlasıyla endişeliyim. Ki bu pek de yeni bir şey sayılmaz, o yüzden bunun sersemliğini üzerimden kısa sürede atıyorum. Uyumak, yapmam gereken en son şeyken, lütfen telefonlarımızı titreşime alalım, uyumaya gidiyorum.

Ayrıca,
astaral ya da değil,
ben her şekilde seyahat etmesini bilirim.
Evet,
babandan da nefret ediyorum.