Micho2 Michougué <body><script type="text/javascript"> function setAttributeOnload(object, attribute, val) { if(window.addEventListener) { window.addEventListener('load', function(){ object[attribute] = val; }, false); } else { window.attachEvent('onload', function(){ object[attribute] = val; }); } } </script> <div id="navbar-iframe-container"></div> <script type="text/javascript" src="https://apis.google.com/js/platform.js"></script> <script type="text/javascript"> gapi.load("gapi.iframes:gapi.iframes.style.bubble", function() { if (gapi.iframes && gapi.iframes.getContext) { gapi.iframes.getContext().openChild({ url: 'https://www.blogger.com/navbar/14364200?origin\x3dhttp://michougue.blogspot.com', where: document.getElementById("navbar-iframe-container"), id: "navbar-iframe" }); } }); </script>

Cumartesi, Mayıs 05, 2007

37°55′ N 40°13′ E

İniş takımlarım açılmıyor yine. İnmek zorunda kalmak kadar sinir bozucu başka bir şey varsa o da iniş takımlarının açılmıyor olmasıdır, kanaatimce. Uçmak apayrı bir zevk, değil mi? Bundan bahsedip ağız sulandırmak istemem; amaç da o değil zaten. Bilinmesi gereken ve mümkünse bir daha yapılmaması gereken birkaç şeyden bahsetmeli biraz. Yoksa her şey çığırından çıkacak gibi. Düşmek yeterince can sıkıyorken, inebileceğim doğru dürüst bir yer bile yokken, özellikle iniş takımlarım açılmıyorken... Bu kadar karmaşanın içinde, hareket ettikçe biraz daha dibe batıyorum ve yanımda yatan insan yastıkla beni boğamayacak kadar sevgi dolu. Bunu bir ara düzelmek gerek. Resmen can çekişiyorum, silahı şakağıma dayayıp çeksene tetiği!? Bir işe kalkışmadan önce iyice düşünmek lazım bazı şeyleri. Rüyamda seri bir katildim mesela. Birkaç insanı zevkle öldürdüm. İçimde bir katil var, surpriseeeeee, benimle sakın sevişmeyin.

Hala havadayım, evet. Nasılsa öyle ya da böyle düşeceğim. Hala havadayken, uçuyor olmanın keyfini çıkarmanın daha doğru olacağına kanaat getirdim. Zaten sağolsun yer çekiminden dolayı her saniye biraz daha hızlanıyorum. Bu da, doğal olarak yere her saniye biraz daha hızlı çarpacağım anlamına geliyor. Karışık cümleler kurmayı sevmiyorum; çünkü kuramayacak kadar beceriksizim. Düştükten sonra bana ne olacağını kestirmek gerekirse, sanırım birkaçmilyon parçaya bölüneceğim. Belki de zemin fazlasıyla yumuşaktır. Hiç durmadan ömrüm boyunca batmaya başlarım. Dünya’nın dibi varsa sonunda altından çıkar uzaya fırlarım. Orada düşsem de bir şey olmaz. Nerden mi biliyorum? Elbette uzaya gittim.

Bana çıkardığın en iyi oyunu söyle, sana bunun doğru olup olmadığını söyleyeyim. Her oyunun kendine göre kuralları varken, tüm kuralları adın gibi iyi biliyorken, seni, oyun ne olursa olsun kimse kandıramaz. Bunu bana bibi öğretti. Anlattığı her masalda bir oyun, her oyunda da kurallar vardı. Ve kahramanlar bu kuralların hepsine uymak zorundaydı. Bir kural çiğnendiğinde, o oyun doğru oyun olmaktan çıkar, kahramanın kendi için yarattığı başka bir oyuna dönüşürdü. Böyle şeyleri hiç sevmedim. Elbette insanın kendine göre kuralları olmalı. Ama sadece kendine göre. Sen ki koca masalın kahramanısın. Sorumlulukların var. Affedersin, ne diye yavşaklık edip oyunu bozmaya kalkarsın. Kuralına göre oynamanın göründüğü kadar sıkıcı olmadığını düşünüyorum. Kendimce çok haklı yanlarım var; çünkü beni bibi büyüttü. Kahraman kim olursa olsun, oynadığı oyun ne olursa olsun, kurallar varken, hiçbir kahraman bunu değiştiremez, keyfine göre iş yapamaz. Masal dünyasında bile hak ve hukuk var! Benimde kendime göre özelliklerim var, hatta insanlık için gerekirse savaşabilecek kadar potansiyel enerjiye sahibim ama bunu kendi çıkarlarım için kullanıp oyunun içine etmiyorum mesela? Bu konu da neden bu kadar sakinim, onu da çözebilmiş değilim. Objektif olmaya çalışıyorum, deniyorum, deniyorum, hatta abartıp bir daha deniyorum ama elde olan tek şey kuralları çiğnenmiş, ukala kahramanlar tarafından keyfe göre bozulmuş, garantisi yarım asır önce bitmiş oyunlar var. Alsan alınmaz, satsan satılmaz.

*Uçan bisiklet yapsınlar mesela,
düşerken arka tekerleği kaldırmak kolay olur.