a&f
uzan uzadıya konuşmanın anlamı yok. herşeye yeniden başlayalım diyecek kadar da cesaretli değilim. yaşadığımız ne varsa, bir balyoz gibi inerken kırılgan bedenlerimize, kimse, ama kimse tahmin edemezdi çektiğimizin acının yoğunluğunu. hiçbir şey bunun kadar yıkıcı olmadı. geçen yüzyıldan beri uyuyamamış, çürümeye yüz tutmuş, tanınmayacak haldeki iki bedenin hala birbirinden vazgeçemiyor olmasını aptallık olarak görüyorum. evet, sen ve ben. bizler de en az diğerleri aptalız. "gitme, kal" diyemeyecek kadar; "durma, git" diyemeyecek kadar aptalız. tüm bedenim uyuştu, bana dokunuşunun artık bir anlamı yok. diğer herşey gibi bu da anlamını yitirdi.
"gitme, kal.
dur, gitme.
herşey daha güzel olacak.
çok daha mutlu olacağız.
bulutlara değecek kanatlarımız."
diyemem sana.
belki başka zaman.
çokdahagüçlüveumutluyken.
herşeypırılpırılken.
belki o zaman..
"kalma, git.
durma, git.
hiçbir şey düzelmeyecek.
hiç mutlu olamayacağız.
havalanmaya çalışırken kanatlarımız kırılacak"
desem?
ölebilsek keşke.
böyleceyenidenbaşlayabilirdik.
başka bir bedende, başka bir zamanda, başka bir yerde, yeniden... küçük ellerimiz, saat başı emebileceğimiz çifter çifter memelerimiz olurdu. sarılıp sarmalanmak hoş değil, kabul ediyorum. ama insan bazen hareketsiz kalıp, sadece ağlamak istiyor. hem, kel kel takılıp, aynalara ihtiyaç duymamanın neresi kötü? bi' denesek, deneyebilsek... herşeyin başı doğum, herşeyin sonu ölüm. başı da sonu da bile bile yaşamak, bunların tadını çıkarmak keyifli olurdu değil mi? sabahın altısı. yanıbaşımda uyuduğunu sanıyorsun. asırlardır uyumuyoruz güzelim, hala neyin savaşını veriyorsun? uzun zaman önce vazgeçmeliydik bunu yapmaktan. gözleri kapalı tutup, zamanı emmenin bir anlamı yok. bir kaç saat sonra buradan gideceksin. bir daha dönmemen gerektiğini söyleyeceğim. bunu, sanki yüzyıllardır duyuyormuş gibi normal karşılayacaksın. başka bir zaman, başka bir yerde, başka bir bedende tekrar buluşacağız. sana yine gitmen gerektiğini söyleyeceğim. sen yine bana gülümseyeceksin. ve yine, yine, yine, yeniden... birbiri için var olan iki ruhun, sonsuza dek birbirine bağlı kalması, hiçbir şeyin zaman aşımına uğramaması kutsallık ise, sen azizesin, ben de furkan.
"gitme, kal.
dur, gitme.
herşey daha güzel olacak.
çok daha mutlu olacağız.
bulutlara değecek kanatlarımız."
diyemem sana.
belki başka zaman.
çokdahagüçlüveumutluyken.
herşeypırılpırılken.
belki o zaman..
"kalma, git.
durma, git.
hiçbir şey düzelmeyecek.
hiç mutlu olamayacağız.
havalanmaya çalışırken kanatlarımız kırılacak"
desem?
ölebilsek keşke.
böyleceyenidenbaşlayabilirdik.
başka bir bedende, başka bir zamanda, başka bir yerde, yeniden... küçük ellerimiz, saat başı emebileceğimiz çifter çifter memelerimiz olurdu. sarılıp sarmalanmak hoş değil, kabul ediyorum. ama insan bazen hareketsiz kalıp, sadece ağlamak istiyor. hem, kel kel takılıp, aynalara ihtiyaç duymamanın neresi kötü? bi' denesek, deneyebilsek... herşeyin başı doğum, herşeyin sonu ölüm. başı da sonu da bile bile yaşamak, bunların tadını çıkarmak keyifli olurdu değil mi? sabahın altısı. yanıbaşımda uyuduğunu sanıyorsun. asırlardır uyumuyoruz güzelim, hala neyin savaşını veriyorsun? uzun zaman önce vazgeçmeliydik bunu yapmaktan. gözleri kapalı tutup, zamanı emmenin bir anlamı yok. bir kaç saat sonra buradan gideceksin. bir daha dönmemen gerektiğini söyleyeceğim. bunu, sanki yüzyıllardır duyuyormuş gibi normal karşılayacaksın. başka bir zaman, başka bir yerde, başka bir bedende tekrar buluşacağız. sana yine gitmen gerektiğini söyleyeceğim. sen yine bana gülümseyeceksin. ve yine, yine, yine, yeniden... birbiri için var olan iki ruhun, sonsuza dek birbirine bağlı kalması, hiçbir şeyin zaman aşımına uğramaması kutsallık ise, sen azizesin, ben de furkan.
5 Comments:
:(( gitmekte zor kalmakta..
uzan değil uzun (:
en az 10 defa okumuşumdur ama sen söyleyince farkettim.
yok canım bitmişim ben. ^^
farketmemişim ben :)
bi' o farketti zaten.
Ben de bıdılamak istiyom!
<< Home