Micho2 Michougué <body><script type="text/javascript"> function setAttributeOnload(object, attribute, val) { if(window.addEventListener) { window.addEventListener('load', function(){ object[attribute] = val; }, false); } else { window.attachEvent('onload', function(){ object[attribute] = val; }); } } </script> <div id="navbar-iframe-container"></div> <script type="text/javascript" src="https://apis.google.com/js/platform.js"></script> <script type="text/javascript"> gapi.load("gapi.iframes:gapi.iframes.style.bubble", function() { if (gapi.iframes && gapi.iframes.getContext) { gapi.iframes.getContext().openChild({ url: 'https://www.blogger.com/navbar/14364200?origin\x3dhttp://michougue.blogspot.com', where: document.getElementById("navbar-iframe-container"), id: "navbar-iframe" }); } }); </script>

Cumartesi, Kasım 11, 2006

Nasıl olur da insan,
dünya yüzünde,
bütün bir ömür boyu,
hatta ondan bile sonra,
sonsuza dek birlikte olmak istediği,
her gördüğünde,
hayır,
yalnızca adını düşündüğünde bile kalbinin deli gibi çarpmasına engel olamadığı,
belki de hayata geldigi an kaybedip sonra da çaresizce,
farkında bile olmadan oradan oraya savrularak yıllar yılı arayıp durduğu parçasını bulmuşken mutsuz olur?