Micho2 Michougué <body><script type="text/javascript"> function setAttributeOnload(object, attribute, val) { if(window.addEventListener) { window.addEventListener('load', function(){ object[attribute] = val; }, false); } else { window.attachEvent('onload', function(){ object[attribute] = val; }); } } </script> <div id="navbar-iframe-container"></div> <script type="text/javascript" src="https://apis.google.com/js/platform.js"></script> <script type="text/javascript"> gapi.load("gapi.iframes:gapi.iframes.style.bubble", function() { if (gapi.iframes && gapi.iframes.getContext) { gapi.iframes.getContext().openChild({ url: 'https://www.blogger.com/navbar/14364200?origin\x3dhttp://michougue.blogspot.com', where: document.getElementById("navbar-iframe-container"), id: "navbar-iframe" }); } }); </script>

Cumartesi, Mayıs 27, 2006

Yanıldık, biliyorum.

Göründüğünden daha farklı sanıyorduk. Herkesten kendini ayıran, özel olduğunu düşündüren, yakınlaşınca farkına varacağımız bir yanının olduğunu tahmin ederken, bir anda karşımıza çıktı gerçeğin kocaman elleri, tuttu yakamızdan sıktı boğazımızı..

Yanıldık.. ama hiç şaşırmadık.

Hayal kırıklığı değildi bizim ki, yaşadığımız sadece ümitsizliğin yüzünü gizlemiş farklı bir tadıydı.

Umudu yitirmenin vermiş olduğu hiçlik, karanlığı bile aratırken, nefis alıp vermekte bile zorlanırken, sayıklıyorduk adını, doğru.

Bizim ki sadece bir şeyler söylemekti, amacının olmaması, hiçliğin tam ortasında, daha da dibe batırırdı, bunu çok iyi biliyorduk.

Işıktan uzaklaştığımız sürece, biz hariç her şeyin kaybolacağını, istemeyerek de olsa, gözlerimizi kapatsak bile göreceğimizi biliyorduk.

Bu çok acıtırdı canımızı, belki de bu kadarına dayanamazdık.

Olsun, ne fark ederdi?
Çırpınmanın bir faydası olmadığını ne zaman anlayacaktık?
Bir çıkış yolu yoktu, olan olmuştu işte.

Tam karşımızda duruyordu gerçeğin ta kendisi..
Nefes almıyordu, ve karanlık kadar soğuktu.
Yanımıza yaklaştı..
Tuttu yakamızdan sıktı boğazımızı, gerçeği söyleyip öldürmek istiyordu. Çünkü artık yenilginin sonunu görmeyi o da istiyordu. Gözlerimizin içine baktı bir süre, daha sonra fısıldayarak konuşmaya başladı.

“Unutma, gerçek acıtmaz çocuk; öldürür.
Hepiniz, yine y-a-n-ı-l-d-ı-n-ı-z..”

2 Comments:

Anonymous Adsız bıdılamış..

neden hep yanılmak zorundayız sanki? :(

28 Mayıs, 2006 16:31  
Blogger Mich bıdılamış..

Belkide hep fazlasını beklediğimiz içindir.

28 Mayıs, 2006 22:23  

Ben de bıdılamak istiyom!

<< Home