Micho2 Michougué <body><script type="text/javascript"> function setAttributeOnload(object, attribute, val) { if(window.addEventListener) { window.addEventListener('load', function(){ object[attribute] = val; }, false); } else { window.attachEvent('onload', function(){ object[attribute] = val; }); } } </script> <div id="navbar-iframe-container"></div> <script type="text/javascript" src="https://apis.google.com/js/platform.js"></script> <script type="text/javascript"> gapi.load("gapi.iframes:gapi.iframes.style.bubble", function() { if (gapi.iframes && gapi.iframes.getContext) { gapi.iframes.getContext().openChild({ url: 'https://www.blogger.com/navbar/14364200?origin\x3dhttp://michougue.blogspot.com', where: document.getElementById("navbar-iframe-container"), id: "navbar-iframe" }); } }); </script>

Salı, Aralık 13, 2005

Vakit her geçen gün biraz daha daralıyor. Yapmayı planladığımız onca şey varken, kılımızı bile kıpırdatmıyoruz. Sonuçlanmayacakları(!) beklemek gibi bir şey bu. Kimine göre zamanı gelecek, kimine göre hayata geçirilmesi sadece bir temenni. Olmasını istediklerimiz daha yaratılmadan çürümeye bırakıldığı sürece pek mutlu olacak gibi görünmüyoruz..