Micho2 Michougué <body><script type="text/javascript"> function setAttributeOnload(object, attribute, val) { if(window.addEventListener) { window.addEventListener('load', function(){ object[attribute] = val; }, false); } else { window.attachEvent('onload', function(){ object[attribute] = val; }); } } </script> <div id="navbar-iframe-container"></div> <script type="text/javascript" src="https://apis.google.com/js/platform.js"></script> <script type="text/javascript"> gapi.load("gapi.iframes:gapi.iframes.style.bubble", function() { if (gapi.iframes && gapi.iframes.getContext) { gapi.iframes.getContext().openChild({ url: 'https://www.blogger.com/navbar/14364200?origin\x3dhttp://michougue.blogspot.com', where: document.getElementById("navbar-iframe-container"), id: "navbar-iframe" }); } }); </script>

Pazartesi, Eylül 25, 2006

aşıklar bilir
bir kuş yağmurudur ilkbahar.
sevmeyi beceremeyenlerin koyduğu yasaklar
çözülüp gider çocuk gölgelerinde yazın
ve ağzımızın içinde dağılır aşk.
sapsarı bir şeker gibi erirken sonbahar,
bitmeyen bir kıştan söz açılırsa
yalnızca kanatlarına güven.

Akgün Akova
her şeyi
anladılar
sevgilim
seviştiğimiz
yatakta
unutulmuş
bir çift
kanat
bulunca

terzilerine
gidiyor
kentteki
kadınlar
kendilerine
kanat
diktirmek
için
o günden
beri

Salı, Eylül 19, 2006

hiç silinmeyecek
şafak renkli dudaklarından dökülen
dünyanın en güzel aşk ilanı:
Ellerimi yıkamıyorum
ellerinin kokusu çıkmasın diye


Özkan MERT

Pazar, Eylül 17, 2006

O öldüğüne göre, belki de kötü bir şey değil ölüm.

Cumartesi, Eylül 16, 2006

Senin adın Nikbin,
Benim adım Meyus
Tanıştık boğuk bir gecede.
Dünyadan darbe yemiş
Argın bir binadan içeri girdik,
Dört duvarı birbirinden mahcup
Nemli odalarda keşfettik birbirimizi.
Ne olur bana bağışla kendini.

Senin kendine,
kokuna,
bedenine hiç ihtiyacın olmadı çünkü.

Aeternum

Sana bir sır vereceğim,
Ne kadar ağır gelse de
Ne kadar karmaşık olsa da
Ne kadar acı verse de
Çekip alacaksın içimden,
Beni kurtaracaksın dibe batmaktan
Tekrar çıkacağım yukarıya doğru,
Gökyüzünü tekrar selamlayacağım.
Ve ben,
Her şey için teşekkür edeceğim sana.

Unutulan her şeyi tekrar hatırlayacağım,
Koluma takacağım anıları,
Güzel günleri,
Kan ter içinde kaldığımız geceleri..

Ve o’na doğru atacağınız ilk adımı.
Her adım biraz daha yakınlaştıracak bizi,
Her adımda biraz daha güçleneceğiz.

O’na vardığımız an daha da hızlanacak kalp atışlarımız,
Soluk soluğa kalacağız,
Nefes almakta zorlanacağız.
Sarılacağım sana, içime çekeceğim kokunu, sakinleşeceğim.

Varlığın bir anahtarmış gibi
Tüm kapılar açılacak bize,
Yavaş adımlarla içeri gireceğiz,
Bin yıllık şaraplarla karşılanacağız.
İlk yudumu ben içeceğim,
Geriye kalan her şeyi sen.
"İki insan ayrılırken, şefkatli konuşan taraf aşık olmayan taraftır."

-Şevkatle yaralanmamış kaç kişi var aramızda?

Çarşamba, Eylül 13, 2006

Başımız sağolsun

Yine çocuklarımız öldü.

Pazar, Eylül 10, 2006

-Bir kadınla üç şey yapabilirsin: Ya onu seversin, ya onun için acı çekersin ya da onu yazarsın.
-Bu cumlede 'ya' mı olmalı, yoksa 've' mi?
-Belki de hepsi. Bir kadını seversin, onun için acı çekersin ve onu yazarsın..

Cumartesi, Eylül 09, 2006

Aşkta Yarın Yoktur Sevgili

Kim demişti hatırlamıyorum, aşk varlığın değil, yokluğun acısıdır diye. Belki de bu yüzden ilk gençliğimde, o yoğun aşık olduğum yıllarda, gözüme uyku girmez, dudağımda bir ıslıkla bütün gece şehri, o karanlık, o hüzünlü sokakları dolaşır, insanları uykularından uyandırmak isterdim. Uyanıp, içimde derin bir sızıyla uyanan o derin sancının acısına ortak olsunlar diye...

Cezmi ERSÖZ
Zaman değişti. Ötmüyor artık kahkaha kuşları. Oturup yalnızlığımızı paylaştığımız o bank yok artık. Parkın üstünü kara bulutlar sarmış, çocuklar ölü, dili tutulan sarı köpeğin sadece adı kalmış. Geçmiş iz bırakmadan çekip gitmiş. Geride bıraktığı bizler, mutsuz ve çaresiz, bir boşluktan diğerine düşüyoruz. Zaman aniden dursa, düşmesek dibe doğru, elinden tutsam, çıksak tekrar yukarı.. Olmuyor… Durmuyor zaman… Ve biz engel olamıyoruz hiçbir şeye.

Geçmiş elimizden kaçıp göç ediyor kayboluşa doğru. Biz geride kalmış, tekrar bize döneceği mevsimi bekliyoruz. Hiç gelmiyor o mevsim, hiç dönmüyor beyaz kanatlı güzel günlerimiz.. Biraz daha bükülüyor boynumuz, biraz daha ağırlaşıyor üzerimizdeki yük, içimiz her dakika biraz daha boşalıyor. Bedenimiz buharlaşıp yok olmadan hemen önce son duamızı ediyoruz yağmur tanrısına, sonra yükseliyoruz yukarı, bulut olup yağıyoruz hiçliğe doğru, ıslanıyor sen kokan topraklar… Yeşermeye başlıyor hayat, gülümsüyorsun, başardığımızı o zaman anlıyorum.

Düşmüyoruz artık..

Perşembe, Eylül 07, 2006

Sen benim hiçbir şeyim olmayacaksın ve ben senin hiçbir şeyin olmayacağım.

Çarşamba, Eylül 06, 2006

- İnsan sevdiğini görmediğinde aşk biter mi?
- Düşünsene, Tanrı'yı bir kez bile görmedik ama onu seviyoruz.
- Ama benimki o tür bir sevgi değil.
- Belki de başka bir tür sevgi yoktur.

Pazartesi, Eylül 04, 2006

Hatırlamak için harcadığımız çabadan çok daha fazlasını unutmak için harcıyoruz.

Peki unutabiliyor muyuz?

Cumartesi, Eylül 02, 2006

Bana bu uykusuz şehri niye bıraktın?