hayata_
Pazartesi, Mayıs 29, 2006
Cumartesi, Mayıs 27, 2006
Yanıldık, biliyorum.
Göründüğünden daha farklı sanıyorduk. Herkesten kendini ayıran, özel olduğunu düşündüren, yakınlaşınca farkına varacağımız bir yanının olduğunu tahmin ederken, bir anda karşımıza çıktı gerçeğin kocaman elleri, tuttu yakamızdan sıktı boğazımızı..
Yanıldık.. ama hiç şaşırmadık.
Hayal kırıklığı değildi bizim ki, yaşadığımız sadece ümitsizliğin yüzünü gizlemiş farklı bir tadıydı.
Umudu yitirmenin vermiş olduğu hiçlik, karanlığı bile aratırken, nefis alıp vermekte bile zorlanırken, sayıklıyorduk adını, doğru.
Bizim ki sadece bir şeyler söylemekti, amacının olmaması, hiçliğin tam ortasında, daha da dibe batırırdı, bunu çok iyi biliyorduk.
Işıktan uzaklaştığımız sürece, biz hariç her şeyin kaybolacağını, istemeyerek de olsa, gözlerimizi kapatsak bile göreceğimizi biliyorduk.
Bu çok acıtırdı canımızı, belki de bu kadarına dayanamazdık.
Olsun, ne fark ederdi?
Çırpınmanın bir faydası olmadığını ne zaman anlayacaktık?
Bir çıkış yolu yoktu, olan olmuştu işte.
Tam karşımızda duruyordu gerçeğin ta kendisi..
Nefes almıyordu, ve karanlık kadar soğuktu.
Yanımıza yaklaştı..
Tuttu yakamızdan sıktı boğazımızı, gerçeği söyleyip öldürmek istiyordu. Çünkü artık yenilginin sonunu görmeyi o da istiyordu. Gözlerimizin içine baktı bir süre, daha sonra fısıldayarak konuşmaya başladı.
“Unutma, gerçek acıtmaz çocuk; öldürür.
Hepiniz, yine y-a-n-ı-l-d-ı-n-ı-z..”
Yanıldık.. ama hiç şaşırmadık.
Hayal kırıklığı değildi bizim ki, yaşadığımız sadece ümitsizliğin yüzünü gizlemiş farklı bir tadıydı.
Umudu yitirmenin vermiş olduğu hiçlik, karanlığı bile aratırken, nefis alıp vermekte bile zorlanırken, sayıklıyorduk adını, doğru.
Bizim ki sadece bir şeyler söylemekti, amacının olmaması, hiçliğin tam ortasında, daha da dibe batırırdı, bunu çok iyi biliyorduk.
Işıktan uzaklaştığımız sürece, biz hariç her şeyin kaybolacağını, istemeyerek de olsa, gözlerimizi kapatsak bile göreceğimizi biliyorduk.
Bu çok acıtırdı canımızı, belki de bu kadarına dayanamazdık.
Olsun, ne fark ederdi?
Çırpınmanın bir faydası olmadığını ne zaman anlayacaktık?
Bir çıkış yolu yoktu, olan olmuştu işte.
Tam karşımızda duruyordu gerçeğin ta kendisi..
Nefes almıyordu, ve karanlık kadar soğuktu.
Yanımıza yaklaştı..
Tuttu yakamızdan sıktı boğazımızı, gerçeği söyleyip öldürmek istiyordu. Çünkü artık yenilginin sonunu görmeyi o da istiyordu. Gözlerimizin içine baktı bir süre, daha sonra fısıldayarak konuşmaya başladı.
“Unutma, gerçek acıtmaz çocuk; öldürür.
Hepiniz, yine y-a-n-ı-l-d-ı-n-ı-z..”
Pazar, Mayıs 21, 2006
-Gitme evlat, bak yeni bir gün doğacak.
Her şey daha güzel olacak.
-Fark etmez.
Nasılsa artık hiçbir şey hissetmiyorum.
İçim ölü. Tamamen Boş..
Her şey daha güzel olacak.
-Fark etmez.
Nasılsa artık hiçbir şey hissetmiyorum.
İçim ölü. Tamamen Boş..
Cumartesi, Mayıs 20, 2006
O'nun bir adı yok..
Gözlerine bakınca anladım, istiyordun. Herşeyi. Öyle bakıyordu gözlerin. Öyle çok istiyordun ki, belki de istediğinden çok daha azını bulacaktın. Bir korkunda sahip olduktan sonra isteyeceğin şeylerin bitmesiydi.. Bir yanın hiçbir zaman bunların gerçekleşmesini istemedi, bir yanında her zaman eksik kaldı. Tamamlayamadı kendini. Elinde olanlar hiçbir zaman yetmedi. Onun yokluğunda başaramayacağını düşündü, ona sahip olmadıkça yükselemeyecekti, hiç dokunamayacaktı bulutlara..
Bunu düşündüğü sürece hep istedi. Onu düşündüğü sürece hep istedi. Eksik kaldığını sandığı sürece hep istedi. Elini ne kadar uzattıysa ulaşamadı bulutlara, bu yüzden hep istedi. Elini ne kadar uzattıysa ulaşamadı o’na, bu yüzden hep istedi.
Hep böyle mi sürdü?
O var olduğu sürece..
O hep var oldu mu?
Olamadı..
Sonra bitti mi?
Bilmiyorum
Belki..
Bunu düşündüğü sürece hep istedi. Onu düşündüğü sürece hep istedi. Eksik kaldığını sandığı sürece hep istedi. Elini ne kadar uzattıysa ulaşamadı bulutlara, bu yüzden hep istedi. Elini ne kadar uzattıysa ulaşamadı o’na, bu yüzden hep istedi.
Hep böyle mi sürdü?
O var olduğu sürece..
O hep var oldu mu?
Olamadı..
Sonra bitti mi?
Bilmiyorum
Belki..
Salı, Mayıs 16, 2006
couse you like radiohead
Beklediğinizden fazlasının çıkması, ya da bütün beklentilerinizin altüst olması, bir anda yıkıntılar içinde kalmanızı sağlar. Hayaller kumdan kalelere benzer, sessiz sedasız yıkılır, kimseye fark ettirmeden. Kalenizin içinde, o yıkıntının içinde bir anda kalırsınız, kaçacak yeriniz yoktur. Sığınacak bir kaleniz daha yoktur. Kendinizi öyle yıkılmış, öyle çöküntü içinde hissedersiniz ki, tüm umutlarınız kanatlanıp doğuya uçmaya başladığını görürsünüz. Durun diyecek gücünüz kalmamıştır. Arkalarından bakakalırsınız. Yapabileceğiniz hiçbir şey yoktur. Belki de canınızı fazlasıyla yakan budur. Yıkılan hayallerin yerine yenisinin konması o kadar uzun sürer ki, tekrar kurmak için gücünüzün kalmadığını hissedersiniz.
Her şey bitti evlat. Tüm umutlar göçtü buralardan.
Bir daha geri dönmeyecekler..
Her şey bitti evlat. Tüm umutlar göçtü buralardan.
Bir daha geri dönmeyecekler..
Pazar, Mayıs 14, 2006
paranoid android
Hayatın anlamını baştan beri bildiği halde sormadıkları için söylemeyen, sordukarlında da söylemeye fırsatı olmayan, evrenin sonuna kadar varlığını sürdüren android..
Tears in Rain
Siz insanların inanamayacağı şeyler gördüm.
Orion’un omzunda yanan savaş gemileri..
Tannhauser koridorunda, karanlıkta parlayan c ışınlarını seyrettim.
Bütün bu anlar, zamanın içinde kaybolacak – yağmurdaki gözyaşları gibi.
Ölüm vakti..
Orion’un omzunda yanan savaş gemileri..
Tannhauser koridorunda, karanlıkta parlayan c ışınlarını seyrettim.
Bütün bu anlar, zamanın içinde kaybolacak – yağmurdaki gözyaşları gibi.
Ölüm vakti..
Cumartesi, Mayıs 13, 2006
Come on now, who do you,
who do you,
who do you,
who do you think you are
Ha ha ha bless your soul
You really think you're in control
Well, I think you're crazy
I think you're crazy
I think you're crazy
Just like me
who do you,
who do you,
who do you think you are
Ha ha ha bless your soul
You really think you're in control
Well, I think you're crazy
I think you're crazy
I think you're crazy
Just like me
her oyun kuralına göre oynanmalı,
oyun ben, kuralları koyan sen olunca
oyunun degil de kuralların konuşulduğu bir döneme gelinince,
ya oyun oynanmamalı ya da kuralları tekrar yazılmalı.
benimle oynamak istiyorsan,
kurallarını değiştir.
kurallarını değiştiriyorsan,
herşeye yeniden başlamalısın.
ben buradayım,
kendine geldiğini,
yeniden başlayabileceğini düşünüyorsan eğer..
hiçbir şey değişmedi evlat,
eskisinden daha fazla eğlenebiliriz.
üzülmene gerek de kalmadı,
senin yerinede fazlasıyla üzüldüm ben.
tek yapman gereken benimle oynamak,
diğer herşeyi akışına bırak.
bakılacak bir gökyüzü yoksa,
tüm yıldızlar yok olmuş,
gece fazlasıyla karanlıksa,
tüm dikkatini bana ver,
elini uzat ve oyna benimle.
zamanı gelince sende farkına varacaksın,
kaybedilen şeyler zaten kaybedildi.
geride kaldığını kabullendiğin an,
önündeki ne ise onunla ilgilenmelisin.
kimine göre cok acımasızca,
kimine göreyse sadece bir oyun.
kimseyi dinleme,
rengi solmuş gökyüzünü bile.
kendini rengini yarat,
kendi kurallarını.
kimseye ihtiyacın kalmadı, bana bile.
sakın böyle hissetme.
sadece eğlenmek istediğin zaman buradayım ben.
bir oyunum ben,
renkleri solmamış,
fazlasıyla eğlenceli.
hadi gel,
herşeyi geride bırak,
oyna benimle..
oyun ben, kuralları koyan sen olunca
oyunun degil de kuralların konuşulduğu bir döneme gelinince,
ya oyun oynanmamalı ya da kuralları tekrar yazılmalı.
benimle oynamak istiyorsan,
kurallarını değiştir.
kurallarını değiştiriyorsan,
herşeye yeniden başlamalısın.
ben buradayım,
kendine geldiğini,
yeniden başlayabileceğini düşünüyorsan eğer..
hiçbir şey değişmedi evlat,
eskisinden daha fazla eğlenebiliriz.
üzülmene gerek de kalmadı,
senin yerinede fazlasıyla üzüldüm ben.
tek yapman gereken benimle oynamak,
diğer herşeyi akışına bırak.
bakılacak bir gökyüzü yoksa,
tüm yıldızlar yok olmuş,
gece fazlasıyla karanlıksa,
tüm dikkatini bana ver,
elini uzat ve oyna benimle.
zamanı gelince sende farkına varacaksın,
kaybedilen şeyler zaten kaybedildi.
geride kaldığını kabullendiğin an,
önündeki ne ise onunla ilgilenmelisin.
kimine göre cok acımasızca,
kimine göreyse sadece bir oyun.
kimseyi dinleme,
rengi solmuş gökyüzünü bile.
kendini rengini yarat,
kendi kurallarını.
kimseye ihtiyacın kalmadı, bana bile.
sakın böyle hissetme.
sadece eğlenmek istediğin zaman buradayım ben.
bir oyunum ben,
renkleri solmamış,
fazlasıyla eğlenceli.
hadi gel,
herşeyi geride bırak,
oyna benimle..
yoksa sizde mi onların adına çalışıyorsunuz?
korkarım ki hepinizi öldürmek zorunda kalacağım.
ağlamayı kesip, gözlerimin içine bakın.
sakın bana oyun oynamaya kalkmayın
başınızda ki adam kim?
neden beni incitmek istiyor?
korkarım ki hepinizi öldürmek zorunda kalacağım.
ağlamayı kesip, gözlerimin içine bakın.
sakın bana oyun oynamaya kalkmayın
başınızda ki adam kim?
neden beni incitmek istiyor?
Pazartesi, Mayıs 08, 2006
bi degişiklik olsun, renk gelsin, düzen değişsin diye düşünerek yenilik yaratma uğruna harcadığım kıymetli 2 saatimi, bir video kutucuğu hazırlayıp, beğendiğim parçaların kliplerini düzenli olarak değiştirerek siz değerli düşülkelere sunmaktan gurur vs.. vs..
aşşağıya inin, bi' güzel izleyin, bi' güzel dinleyin...
aşşağıya inin, bi' güzel izleyin, bi' güzel dinleyin...
Cuma, Mayıs 05, 2006
7 büyük erdem
1) faith: inanc
2) hope: umut
3) charity: hayirseverlik
4) fortitude: metanet
5) justice: adalet
6) prudence: ihtiyat
7) temperance: itidal
Sonuç : 7/6.5 :) 2 numara'dan yarım var bende.
7 büyük gunah
1) anger : ofke
2) avarice : açgözlülük
3) envy : kıskançlık
4) gluttony : oburluk
5) lust : şehvet
6) pride : gurur
7) sloth : tembellik
Sonuç : 7/2 - Acaip gururlu ve biraz da tembelim :)
Biraz sıksam kendimi mükemmel bir insan olabilir mişim :P
1) faith: inanc
2) hope: umut
3) charity: hayirseverlik
4) fortitude: metanet
5) justice: adalet
6) prudence: ihtiyat
7) temperance: itidal
Sonuç : 7/6.5 :) 2 numara'dan yarım var bende.
7 büyük gunah
1) anger : ofke
2) avarice : açgözlülük
3) envy : kıskançlık
4) gluttony : oburluk
5) lust : şehvet
6) pride : gurur
7) sloth : tembellik
Sonuç : 7/2 - Acaip gururlu ve biraz da tembelim :)
Biraz sıksam kendimi mükemmel bir insan olabilir mişim :P
C. Ersöz'ün dediği gibi..
"Terkedilmiş ara istasyonlar gibiyim.
Yıkık,
Gizemli,
Ve kapıları sonsuza dek kapalı.."
Yıkık,
Gizemli,
Ve kapıları sonsuza dek kapalı.."
Çarşamba, Mayıs 03, 2006
Bin yılda bir olur şey..
Bu gece 01.00'den 2 dakika 3 saniye sonra, saat ve takvim ''01:02:03 04/05/06'' şeklinde olacak. Saat ve takvim birbirini takip eden rakamlardan oluşacak. Ve bu olayın tekrarlanması bin yılı alacak. 3006 yılına kadar bu sıralamayı göremeyeceğiz. O nedenle gidin de adam akıllı bir şey yapın. Bir daha bu anı yaşamayacaksınız..
Gerçi her an bir daha tekrarlanamıyor, her anın kıymetini bilmek gerek. O yüzden vazgeçtim, uykunuzdan olmayın..
Gerçi her an bir daha tekrarlanamıyor, her anın kıymetini bilmek gerek. O yüzden vazgeçtim, uykunuzdan olmayın..