Micho2 Michougué <body><script type="text/javascript"> function setAttributeOnload(object, attribute, val) { if(window.addEventListener) { window.addEventListener('load', function(){ object[attribute] = val; }, false); } else { window.attachEvent('onload', function(){ object[attribute] = val; }); } } </script> <div id="navbar-iframe-container"></div> <script type="text/javascript" src="https://apis.google.com/js/platform.js"></script> <script type="text/javascript"> gapi.load("gapi.iframes:gapi.iframes.style.bubble", function() { if (gapi.iframes && gapi.iframes.getContext) { gapi.iframes.getContext().openChild({ url: 'https://www.blogger.com/navbar/14364200?origin\x3dhttp://michougue.blogspot.com', where: document.getElementById("navbar-iframe-container"), id: "navbar-iframe" }); } }); </script>

Perşembe, Haziran 29, 2006

Sırası gelmişken..

#1
Sıcak,
Çok sıcak,
Sıcak,
Daha da sıcak olacak..

P.S:Gebermek üzereyim.

#2
Vernelleyin yumuşacık olsun,
Vernelleyin mis gibim goksun..

P.S: Hiç kimse, yatağının, yastık kılıfının, havlusunun böyle kokmasından, yumuşacık olmasından benim kadar haz duyamaz..

#3
Mortal Combat: Shaolin Monks
PES5
Burnout: Revenge

P.S: Hayat sizlerle güzel.

Perşembe, Haziran 22, 2006

Daha çok var..

Geçmişi unuttuğum da hatırlat bana.
Bahara daha var,
geçmişle doyasıya yaşamak lazım...

Njosnavelin_

Cuma, Haziran 16, 2006

Her yanımdalar..

Başımı nereye çevirsem bitkin insanlar, dokununca kırılan ruhsuz bedenler, karanlığa doğru uzanan anlamsız bakışlar, sıcaklığın kahverengi bavulunu geride bırakıp, terk ettiği topraklar, üzerinde duran buzdan yapılmış protez bacaklar, umutsuz boynu kırık vakalar.. Yıkılan kuleler, altında kalan prensesler, sonu gelmeyen hikayeler, kıyıya vuran dalgıçlar, uçmaktan vazgeçen martılar, bir türlü uçamayan serçe parmaklar, ölünün ardından yapılan miras kavgaları, yüzyıllık vazolar, hafıza kayıpları, günde 2 defa doğruyu gösteren televizyon..

Sayılacak öyle çok anlamsız şey var ki hayatım da..

allineed_

Perşembe, Haziran 15, 2006

Haklısın..

Belki de bu kadar çok sevmeseydik birbirimizi,
Çok daha mutlu olabilirdik; kim bilir?..

delicate_

Salı, Haziran 13, 2006

Bayan Nüans

Ağustosböceğinin kırmızı başlıklı kızla yaptığı söyleşiden bahsederken
Zamanın nasıl geçtiğinin farkına varamamıştık.
Sohbete başlayalı yıllar olmuştu
Zaman akıp gitmiş
Şimdi ki zamandan çok geride kalmıştık.
Geride kalmak hiç bu kadar zevk vermemişti
Hoşumuza gitti olanlar,
Gülümsedik,
Perde kapandı,
Etrafımız karardı,
İnsanlar bir kez daha yok oldu,
Bıraktığımız yerden devam etmeye başladık,
Her şeyi ilerde bırakıp,
Senelerce geride kaldık..

thenoose_

Cuma, Haziran 09, 2006

Düşünme,
zıtlık var olmalı,
böyle çeker insanlar birbirini…

olderchests_

Salı, Haziran 06, 2006

Bilemezsin..

Gülümseyen her yüz seni hatırlatıyor,
kime gülsem sanki sana gülüyorum,
gülerken acı çekmenin ne demek olduğunu bilemezsin.
Vazgeçmek isterken senden,
gülmekten,
acı çekmekten,
aklıma yine sen geliyorsun,
vazgeçemiyorum.

Her yüzde seni görmekten ne kadar yoruldum bilemezsin,
nasılda sıkmaya başladı kollarıyla hayat boğazımı,
nefes almama engel olurken yokluğun,
çırpınıyorum son bir umutla,
belki yok olur bu karabasan,
her şey eskiye döner,
rüzgarda dalgalanır saçların,
gülümserim sana,
acımaz canım..

Olmuyor..

Karanlığa doğru çekiyor iki kol beni,
tüm umudu hayalinle birlikte bırakıp,
hiçliğe geri dönüyorum..

agaetisbyrjun_

Pazar, Haziran 04, 2006

İşte o zaman..

Gözyaşının tadına alışkın birinin, bir süreden sonra onun müptelası olması, kaçınılmaz hale gelince, etrafında, yapması gereken tek şeyin ağlamaktan vazgeçip biraz soluklanması olduğunu söyleyecek birilerinin olmaması, çekeceği her acının her dakika daha da ağırlaşmasını sağlar.

Çekilmez olur nefes alıp vermek, çekilmez olur geceyi dinlemek. İçinden gelen çığlıklar çoğalır, fırtınalar durmak bilmez yüreğinde, kimi dinlemeye kalksan, bağırıyormuş gibi gelir. Sorulara vereceğin cevaplar terk etmiştir seni, sadece sorularla kalırsın tek başına.. Çözümü olmayanları başından savmaya çalışırken, etrafını saran yalnızlığın boğuk kokusu, hayattan daha da bıktırır seni.

İşte o zaman…

MOS6581_

Bekleme, yağmayacak..

Biliyorum,
bitkin haldesin,
zaten bu aralar uzun cümlelerle de pek iyi anlaşamıyorsun,
bu hale geldiğin için,
onları suçluyorsun.

Ama nefret ekemeyecek kadar yoruldu kolların.
Dibe batmamak için uğraşırken harcadın tüm gücünü.
Kurtuldun, ama boynun hala bükük.

Ayakta kalacak kadar iyi hissetmiyorsun kendini,
dizlerinin üzerine çökmüş,
yağmurun yağmasını bekliyorsun.

Bekleme, yağmayacak.

Olsun, kim güçlü hissediyor ki kendini?
Kim ayaklarının üzerinde durabiliyor uzun süre?
Yıkılan her bedenle aynı kaderi paylaşmıyor muyuz?
Bırakalım, aksın zaman, vakti gelince düzelecek her şey.

sweetlullaby_

Cumartesi, Haziran 03, 2006

Bay Bitap

Yoğun bir gün yaşarken, her şeyin henüz bitmediğini görmek, biraz daha güçlü görünmek için çabalamak, elbet bitecek diye kendini avutmak, geçmek bilmeyen zaman, baş ağrıları, mide sancıları, birde yokluğun.. Daha yolun başında avuçlarım sızlarken, ümidimi yitirmemek için çırpınırken, seni düşünme fikri geldi aklıma, o zaman belki her şey biraz daha kolaylaşabilirdi. Daha fazla yoruldum inan, daha fazla yük bindi üzerime. Seni düşünürken, içimde ki küçük momo : “O artık yok ve yapabileceğin tek şey onu düşünmek, üzgünüm” diye söylenip acıtırken canımı, evet, daha fazla ağırlaştı hayatın yükü...


Fakeplastictrees_